20130418

içimdeki burukluğun geçmesi gerekirken her geçen gün daha da kötüye gidiyormuş gibi hissediyorum. sanki bir yara varmış da ben iyileşmesini beklerken yaramın sürekli kabuğu kalkıyor, hafif hafif kanıyormuş gibi. bugün yirmi yedi yaşına geldiğimizde neler yapıyor olabileceğimizden bahsettik. neden bilmiyorum ama bahsettik. benim için çeviri yapmaktan bıkıp kendimi otuz iki kedili atölyeme kitleyeceğim söylendi. ya da alternatif bir yirmi yedi yaş senaryosu olarak kendimden on yaş küçük bir oğlanı kendime aşık edip egomu tatmin etmeyi de düşünebilirdim ama otuz iki kedi kulağa daha hoş geliyordu ben de sustum. kimseye söyleyemediğim, bahsettiğim anda insanların bana gözlerini çıkardığı iç burukluğumu kendime saklayarak oturdum. ama ağlamadım bu sefer.