20130328

"sanki gözlerimden bir perde kalkmış; bitimsiz yaşamın görüntüsü, sonsuza dek açık olan bir mezarın uçurumuna dönüşüyor önümde. diyebiliyor musun: bu vardır! her şey gelip geçmiyor mu? her şey, rüzgar gibi yanımızdan esip uçmuyor mu? her şeyin, varoluşuyla birlikte sahip olduğu gücü sonuna kadar tüketme fırsatını bulması ender değil midir? her şey, akıntıya kapılıyor, batırılıyor ve kayalarda parçalanmıyor mu? yaşamında, seni yiyip bitirmeyen hiçbir an yoktur, hem seni hem de yakınlarını; senin de bir yok edici olmadığın, bir yok edici olmak zorunda olmadığın hiçbir an yoktur; en küçük gezintin binlerce zavallı solucanın yaşamına mal olur, attığın bir tek adım, karıncaların inşaatlarını sarsıp ezer ve küçük dünyalarını berbat bir mezara çevirir. ha! beni etkileyen, arada bir esip gelen felaketler değil, köylerinizi alıp götüren o seller, kentleri yutan o depremler değildir; yüreğimi kemiren doğanın bütününde gizli olan, hiçbir şey yaratmayan, kendini yok etmekle kalmayıp çevresindekileri de yok eden o tüketici güçlerdir. bundan ötürü kaygı içinde yalpalıyorum işte. gökyüzü, yeryüzü ve onları ören güçler çevreliyor beni ve gördüğüm, sonsuza dek her şeyi yutup, geviş getiren bir canavardan başka bir şey değil."