20130227

"güzelce bir piyanosu vardı, ama kafasındaki müzikle parmakları arasındaki fark tüyler ürperticiydi. işin asıl kötü yanı, kendini piyano başında olmadığı her yerde piyanist gibi hissetmesiydi. yıllarca ya piyanonun başında hayal kurdu, ya da plak çalarken orada oturdu. tüm enerjisini hayallerle tükettiğinden olacak, geriye bir şey kalmıyordu. yükselmek için yekindikçe bulunduğu çukuru derinleştiriyordu. bildiği tüm renkler; gri, koyu kahverengi ve sarıdan ibaretti. (yenilginin tüm tonları) bildiği tek kokuysa, yanık kokusuydu. inançsızlıktan ve cesaretinden dolayı hiçbir şeyden, hiç kimseden kaçamıyordu- hep ortalıktaydı, en orta yerde."